Türkiye’de sanayi üretimi ve rekabetçilik, artan maliyetler ve küresel piyasalardaki belirsizlikler nedeniyle önemli bir sınavdan geçiyor. Uzmanlar, özellikle enerji fiyatlarındaki artış, hammadde temininde yaşanan sıkıntılar ve yüksek enflasyonun üretim süreçlerini olumsuz etkilediğini vurguluyor.
Sanayiciler, son dönemde döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve finansmana erişim zorluklarının da üretim maliyetlerini artırdığına dikkat çekiyor. Öte yandan, dünya genelinde talep yapısındaki değişiklikler, Türk sanayisinin uluslararası rekabet gücünü zayıflatıyor. Uzun vadeli planlama yapmanın zorlaştığı bu süreçte, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) ayakta kalma mücadelesi verdiği ifade ediliyor.
Maliyet Baskısı Artıyor
Enerji fiyatlarındaki sürekli artış, üretim maliyetlerinin en büyük kalemlerinden biri haline geldi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verilerine göre, sanayide kullanılan elektrik ve doğalgaz maliyetleri, birçok sektörde üretim kapasitesini düşürmek zorunda bıraktı. Ayrıca, enerji yoğun sektörlerde bu durumun dış piyasalardaki rekabet gücünü ciddi şekilde zayıflattığı belirtiliyor.
Hammadde Krizi ve İthalata Bağımlılık
Sanayi üretiminde kritik öneme sahip hammaddelere erişim, pandemiden bu yana küresel tedarik zincirindeki aksaklıklar nedeniyle daha da zorlaştı. Türkiye’nin birçok sektörde ithalata bağımlı olması, kur artışlarının maliyet üzerindeki etkisini artırıyor. Yerli üretimin desteklenmesi ve katma değerli ürünlere yönelimin artırılması gerektiği sıkça dile getiriliyor.
Çözüm Önerileri
Uzmanlar, üretimde sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için enerji maliyetlerinin kontrol altına alınması ve sanayicilere düşük faizli finansman desteği sağlanması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, dijital dönüşüm ve yeşil enerji yatırımlarının artırılması, uzun vadede rekabet gücünü artıracak çözümler arasında gösteriliyor. Kamu ve özel sektör iş birliğiyle uygulanacak teşvik politikalarının, sanayicilere nefes aldıracağı ifade ediliyor.
Sanayi üretimi, bir ülkenin ekonomik büyümesinin ve istihdam yaratma kapasitesinin temel taşlarından biri olarak görülüyor. Ancak mevcut koşulların iyileştirilmemesi durumunda, Türk sanayisinin rekabet gücünü daha da kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabileceği belirtiliyor.